30 Mart 2008 Pazar

Geçen Hafta

Ne çok zaman geçti yazmadan ve okumadan. Yoğun bir hafta sonu daha yoğun bir haftaya ilerliyor benim için. 12 Nisan'a kadar sanırım böyle olacak.

Geçen hafta postadan Moonsun'un paketi geldi. İçinde Mehmetçik Vakfı projesi için yaptığı kart ve canım moonsun'dan harika hediyeler. Çook teşekkür ederim, bu kadar geç yazdığım için kusura bakma :)

Yarın bir okul tanıtımı var. Buraya açık açık yazmıyorum, biliyorsunuz sonra gelip beni buluyorlar ve reklam yapmaya çalışıyorlar. Merak edenler buradan bakabilirler. http://www.firenze.blogcu.com/

Geçtiğimiz hafta yoğun geçmesinin sebebi Yapı Kredi'de Karabekir Paşa adına açılan serginin hazırlıklarıydı. Perşembe günü açılan sergide Karabekir Paşanın müzesinden önemli parçalar ve arşivinden resimler sergileniyor. En önemli kısım ise Yapı Kredi tarafından eski yazıdan çevrilen günlüklerin bir kaç sayfasının ilk defa sergilenmesiydi. 20 Nisan'a kadar sürecek olan İnsan ve Asker Kazım Karabekir Sergisi Yapı Kredinin İstiklal Caddesindeki kültür merkezinde gezilebilir.
ayrıntılı bilgi için tıklayınız.
Sergiye yetişmesi için geçtiğimiz ay üzerinde çalışılan web sayfası da yayınlanmaya başladı. http://www.kazimkarabekirvakfi.org.tr/ adresinden inceleyebilirsiniz.

Herkese çok mutlu bir hafta diliyorum.

Sevgiyle kalın !

21 Mart 2008 Cuma

Süpriz ve 5 mutluluk anı

Vedat'ın doğum günü törenlerle kutlandı. Süpriz olarak kendisine sevdiği yemek olan bozbaş annesinden özel tarif alınarak yapıldı. Benim mutfakla aramı bilenler bilir bu cidden büyük bir süprizdir :):):) Ancak annesi Vedat'a çıtlatınca Vedat gelmeden önce akşam ne yemek var diye sordu ben bambaşka yemekler sıralayınca sesi kaçtı. Ben de söyleyiverdim. Bu saate kadar dayanmam başarıydı valla. Annesi gibi yapamasamda aslında yapardım ama malzeme yetersizdi. Sarıkök'ün ne olduğunu bilen varsa lütfen söylesin. Sarıköksüz bozbaş etli nohut gibi oluyor :):):)

Vedat benim mutfaktaki maharetimi yıllar önce patates soyarken anlamıştı. Bir kendini bilmez olarak elma dilimimi yoksa parmak mı istersin diye de sormuştum havalı havalı. Elimden kaza çıkmasın diye bıçağı kaptığı andan 3 saniye önceye kadar pek havalıydım. :):):) Solak olduğum için o soyma aletlerini kullanamıyorum. Zaten öyle soy böl işlerini sevmem. Ben yemeğin can alıcı kısmını yani pişirme kısmını severim. Hazırlıklarını değil. Neyse yaptığım makarnalarla kurtarıyorum ben. Buna kimse karşı çıkamaz herhalde. Bir de canım istediği zaman canım istediği yemeği güzel yaparım. Ama o istek öyle sık sık uğramaz bize.

Yarın eski yazı günü. Aşağıdaki sobe okumayı ve yazmayı en sevdiğim sobeydi. Söz edilen bebeğin resmi sol üst köşede görülebilir.

İyi hafta sonları

5 mutluluk anı

Sobenin yaratıcısı desertwind. Onun mutluluk anlarını okurken gözümün önünde kocaman gülüşü vardı. İşte benim o anlarım:
-Vedatla tanıştığımız ilk aylarda bana makarna yapıp üzerine ketçapla ismimi yazıp tabağı sofraya getirdiği an.
-3 Sene önce doğum günümden 1 gün önce Deniz ve Melis'in Barselona'da bir restoranda tatlının üzerine Deniz'in çantasından çıkardığı mumla doğum günümü kutlaması ve bana o tshirtü verdikleri an.
-Nothinghill'de Denizle gezerken yukardaki Uğurböceği bebeği görmemiz ve hemen aldığım gün.
-Metehan'ın bebekken ağzı kalp şeklinde açık kucağımda uyuduğu anlar.
-Floransa'ya gittiğim ilk gün arnavut kaldırımı sokakta duyduğum müzik sesine doğru yürüdüğüm o an. Bir roman yazarsam bir gün o sahneyle bitmesini isterim...
-Bozcaada'da deniz kenarında bomboş oturup balıkların atlamasını beklediğim bir tatil anı
-Annemle Rodos'ta 1 saatiğine diye yatıp sabah uyanmamız ve şaşkınlıkla otel odasında gülmemiz.

5 Tane olacaktı ama benimkiler 5 'i geçti :) Aslında düşününce daha çok var..... Şimdi sıra sizde ...

20 Mart 2008 Perşembe

Mutlu Yıllar Vedat

Çok geç kaldım. Eskiden bu saatte çoktan hediye alınmış herşey hazır olurdu. Hatta geçmiş senelerde kurabiye yapmışlıklarım vardı gece geç saat.
Yarın sabah kafamdaki hediye seçenekleri 1'e indirilecek.Sonra gidip o hediye alınacak. Akşama kadar Vedat bin kez bayıltılacak sana hediye aldım ama ne olduğunu söylemem diye. O da yetmeyecek ve miss'in anlattığı gibi daha akşam olmadan herşey söylenecek.
Missin yazısını okurken aklıma geldi eskiden birine süpriz yapılacaksa bana da süpriz olmasına özen gösterilirdi. tutamam kendimi durup durup söyleesim gelir.
İşte o yüzden son gün hediye almak en iyisi :):):)
Sonra pasta var sırada. Hazır mı evde mi İş çıkış saatine göre belirlenecek.

Bu aralar en yoğun zamanları yaşıyorum. İşte, evde orada burada. Gece rüyamda bile çalışıyorum. Kafam kocaman oldu :)
Hafta sonunu bekliyorum özellikle pazar gününü idareli kulanmam lazım gelecek hafta hafta sonuda çalışıyor olacağım.
bu yüzden bu aralar yorumları cevaplamazsam, sık sık ziyarete gelmezsem merak etmeyin. bahar yaza dönsün durulacağım.
İyi ki doğdun Vedat. İyi ki varsın !! Nice mutlu yıllara hep birlikte:) Bir de süprizimimsi bişeyim var ama yazmayacağım her ne kadar Vedat burayı okumasa da ya okursa diye. :):):) Sizce yarın kaça kadar sabredebilirim????

18 Mart 2008 Salı

18 Mart Çanakkale Zaferi

Çanakkalede cephede düşmanla savaşan kahramanlar siperlerde Türk - Kürt, Türbanlı- Türbansız, Şu siyasi parti - bu siyasi parti ayırımı yapıyorlar mıydı?

Onlar bir kutu ekmeği bölüşürken kimi zaman ise açlıkla da omuz omuza savaşırken daha 20'li yaşları görmeden bu ülke için şehit oluyorlardı.

Onlar aynı amaç uğruna canlarını vermekten çekinmeyen dedelerimizdi.Onların torunları olarak biz bugün neden bu haldeyiz?

17 Mart 2008 Pazartesi

Upuzun sakin güzel bir pazar günü

Cumartesi günü çok çalışınca Pazar günü hiç bir şey yapmadan geçsin istedim. Sabah Vedat'la Maltepe'ye kahvaltıya gittik. Böylece açık havada kahvaltı sezonu açıldı. Sırtımızı güneşe verip
uzun uzun oturduk, yedik içtik gazete okuduk. Etraf çocuk kaynıyordu. Ben ki çocuk severim annelerin (ben anne olunca hepsini daha fazlasıyla yapacağım biliyorum) oturdukları yerden çocuklarına bağırmaları çocukların gürültüsünden daha rahatsız edici geldi. Anladım ki benim tanıdığım olmayan çocukların sesi beni çıldırtabiliyor :):):)
Uzun kahvaltıdan sonra 3'te Vedat'ı kumam Fenerbahçeye kaptırınca Elçinle caddede buluştuk.
Lighties diye bembeyaz bir cafe açılmış Erenköy İlkokulunun sokağına. Tatlıların hepsi diyet yanında kalori listesi veriliyor. Vijdan azabından yenmiyor :):) Sabahları yürürken görüyordum hatta Ebrucukla bir kere gidecektik ama çok boş diye girmemiştik. İçersi cadde kalabalığının aksine sakin bu iyi birşey.Ama bu sakinlik yeni açıldığı için sanırım pek yakında yer bulunamaz hale gelir. Huzur verici bir ortam. Servisi gayet iyi. Sanırım dışarıya paket servisi var biz oturduğumuz müddetçe dışarıya paket paket tatlılar gitti. www.lighties.com.tr Çilekli turta yedim ben çok güzeldi. Bir de şekersiz naneli limonata.

Akşam eve gelip geniş geniş oturdum. Kitap okudum çay içtim yine okudum. Bir gecede bir kitap bitirmeyi özlemişim. upuzun pazar günü bitti. Saat gece bir oldu bile. İyi haftalar herkese.

14 Mart 2008 Cuma

Küçük bir aranın ardından karışık bir yazı

Bir haftadır sayfamdan uzak kaldım. Bu aralar işte ve evde koş koş günleri var. Canım yazmak istemeyince bunlar bahane oldu galiba :) Özlemişim yazmayı ve sizleri okumayı. Şimdi yazayım hafta sonu da okumak için zaman bulurum.
Bahar geldi diye içim pırıl pırıl. Sabahları daha bir erken kalkabiliyorum ve spora devam ediyorum. Benim için rekor sayılır.
İş çok yoğun sabah giriyorum gece çıktığım olabiliyor ama ben bu yoğunluğu seviyorum. Şikayetim yok.
Evde ise bugüne kadar bilgisayar oyunu oynayanlara söylediklerimden dolayı utanç duyacağım bir şeye sarmış durumdayım. Wii Sports. Elinizde uzaktan kumanda benzeri bir aletle ekranın karşısında bi fiil hareketlerle tenis, bowling, golf vs oynuyorsunuz.
Evde olduğum akşamlar Metehan ödevlerini bitirip kapıya çöküyor annesi evden sökene kadar oyun oynuyoruz. Kan ter içinde. Haliyle evin salonu salonluktan çıktı. Koltuklar bir kenara çekildi, ortaya kocaman alan açıldı.
Bu aralar ne hissediyorsam oluyor dönemindeyim.Hislerim hep iyi şeyler. Bunu çok seviyorum.
Bir ara ülkemde olan bitene karşı umutsuz bir tavır takınmıştım ama sonra biz kalıcıyız onlar gidici bu sadece bir dönem hissi geldi ve şimdi onların gitmelerini bekliyorum. Gideceklerini biliyorum. Geçen akşam Tanrıların Okulu kitabının yazarı ile görüşmemiz vardı. Yabancıların Türkiye ile ilgili görüşlerini dinlemeyi severim, genelde pek iyi olmasa da yine de oradan ne gördüklerini bilmek önemli ki değiştirebilelim. Neyse dedi ki Güçlü Türk kadınları olduğu müddetçe Türkiye hep ileriye gider. Bence doğru neden mi? Baksanıza bundan korkuyorlar ki kadının üzerine oynuyorlar.
Şimdilik benden bu kadar. Pek oradan buradan şuradan bir yazı oldu. Sanırım bu hafta yazacağım herşeyi bir ettim. İyi Tatiller Herkese

7 Mart 2008 Cuma

Eski Yazı: Çocukluk kitapları

Ben küçükken bizim evin terden duvara kadar turuncu kütüphanesinde kendimi kaybederdim. Şimdilerde sıkıldığımda kendi evimde yerden duvara kütüphanemde okuduğum kitapları çeker çıkartır karıştırır bakınırım. saatler geçer, sıkıntım geçer.
Çocukluk kitaplarının tadı başkadır. Aşağıda eski bir yazım var ama bu yazıda unutulanlar var. Mesela Çalıkuşu. Çalıkuşu kitabının sonunda Feride Taş çatlasa 24 yaşına falandır. Bana artık ee yaşadı yaşayacağını ölse de olur gibi gelirdi :):):)
Gülten Dayıoğlu'nun kitaplarına bayılırdım bir de. Geçen sene Metehan okurken konusunu hatırlamama şaşırdığı kitaplardı onlar. 4 kardeştiler, Fadiş.
Şeker Portakalı vardı bir de adı içimi açan. Yine okusam. Onun devamı olarak yazılan Güneşi uyandıralımı sevmemiştim nedense.
Kerime Nadir'in Samanyolunu o kadar çok okumuştum ki neredeyse ezberlemiştim.

yarın dünya kadınlar günü.Şu tip günlerin abartılarak kutlanması yüzünden sinirime dokunmaya başladılar. Hepsi bir yılbaşı özeniyle kutlanmaya başlandı. Eskiden Kadınlar günü pek bilinmezken annemlerin bir arkadaşı nerede olursa olsun bize telegraf çekerdi. Gecenin bir vakti kapı çalar, motorsikletli bir postacı gelir biz uykudan kalkarız annem eli kalbinde telgrafı açar Kadınlar Gününüz kutlu olsun yazısını okurdu.
Annemin o arkadaşı Tuğrul Abiyi artık herkes bıçak sırtının Selim Reşat'ı olarak tanıyor :):)

Kadınlar gününüz kutlu olsun.


17/6/2006 - Çocukluk kitapları
Gördüm Gördüm Gördüm !
Dur bağırma avaz avaz
Neyi gördün a yaramaz....

Mavi kaplıydı tüm Milliyet çocuk kitapları gibi. İçinde çocuk şiirleri vardı. Küçük bodur Milliyet çocuk yayınlarını okumayı pek severdim. O şiir kitabı da elimden düşmezdi. Onun içindeki bir şiir ne yazık ki devamını hatırlamıyorum. Bu sabah beynimde bu şiirle uyandım.
Başka şiirler de vardı Dalgacı Mahmut'un gece gökyüzünü boyamasını anlatan mesela onu da pek severdim.
O kitap nerededir şimdi? Çocukluk kitaplarımı neden saklamadım ki?
Kemalettin Tuğcuları bugün yüreğim kaldırmaz.
Ama Pal Sokağı Çocuklarını okumak istiyorum bir de Yaramaz Kızlar serilerini.
Aslında Küçük Prens'i okuyorum her okuduğumda farklı bir şey keşfediyorum. O kitap çocuk kitabı mı yoksa büyük kitabı mı anlamadım hala.
Dün gece rüyamda ayakkabılar gördüm. Hem de binlerce ayakkabım varmış. Evden çıkacağım hangisini giyip çıkacağıma karar veremiyorum. Bir tane seçiyorum diğer teki başka çıkıyor.
Bu ne demek acaba ??
Ben bir araştırayım da öyle geleyim
keyifli hafta sonları

http://zeya.blogcu.com/714036/

6 Mart 2008 Perşembe

Koşu tutan günler

Ben daha çok şey yapmak istedikçe zaman daha hızlı akıyor. Sabahları kendime göre daha erken kalkıyorum akşamları birazcık geç yatıyorum. Yine yetmiyor. Sabah gözümü açar açmaz koşmaya başlıyor sanki içimde bir at. Ben durmadan geç kalsan ne olur yavaşla diyorum inat daha da hızlanıyor.
Ağzımın içinde yine aft çıkıyor acımıyormuş gibi yapsam da geçmiyor.ekmek yemediğim için olduğunu söylüyorlar. ekmekte B vitamini varmış şaşırıyorum. Daha çok ekmek yemek lazım.
Şu afta bir çözüm bulamadım ama beni yıkan migrene çözüm bulundu. Yeşim'den aldığım Nikken bilezikler. 3 ay oldu, bir mucize olmalı baş ağrısı geliyor ve anında gidiyor. Çok seviniyorum.
Günler böyle geçiyor. Ben mutluyum, Vedat mutlu, fener mutlu, e daha ne olsun?

2 Mart 2008 Pazar

İlk posta kitaplar yolda...


Yaklaşık bir ay önce çocuk kitapları toplamaya başladık. 1 ay gibi kısa bir sürede bir çok kitap birikti. Cumartesi günü gelen kitapları koliledik ve ilk posta yarın Batman'a doğru yola çıkıyor.
Kitaplardan bazılarının resimleri yukarıda.
Haftaya yaklaşık 200 kitap daha gelecek ve Cumartesi günü kolilenip Pazartesi günü yola çıkacak. Kitaplar geldiği müddetçe ve her okul bir kütüphane'ye kavuşuncaya kadar sürdürmeye kararlıyız.
Sevgili Balkahve'ye, Neslihan Çebi'ye, Gönül ve Aylin Yılmaz'a ve Dilek -Burak Günay'a desteklerinden dolayı teşekkür ederim. Ayrıca duyuruları ile çorbada tuzu bulunan herkese teşekkürler. Bu konuda bir çok mail aldım, bir çok kişiyle telefonda görüştüm. Bu konuda duyarlı kişilerin olması beni çok mutlu ediyor.
Kitap kampanyası neymiş diyenler:

1 Mart 2008 Cumartesi

1 Sene önce Mart başı

Geçen sene Mart başı Zeya ne yapıyormuş. Eski yazı günü isteklerine ve o isteklerin bugünkü durumuna bir göz atalım. Bu arada bugün 1 Mart. Annem eskiden Martın birinde Mart içeri dert dışarı diye eski bir bardağı bahçeye çattt diye fırlatırdı. Bugünde yaptın mı anne? Biliyorum beni okuyorsun ses ver :):):)
Mart ayı içimize de dışımıza da baharı getirsin hm bir de bahar yağmurlarını :)
İsteklerimin bugünkü durumlarının kırmızı ile yazılmış halini aşağıda göreceksiniz.

ps: Mutfaktan tam 18 çift tuzluk biberlik çıktı beni geçen var mı?

5/3/2007 - İstekler Listesi
İstekler hiç bitmiyor ve ben bu listeye bayılıyorum.Kendi listelerimi bir kaç ay sonra okumayı daha çok seviyorum...

Kısa veya uzun fark etmez bir tatil (nereye olursa hiç farketmez)Yine istiyorum hep istiyorum. Bu dönem benim en yoğun dönemim yıllardır. ... Bahar da Floransa'ya gitmek(Tiramisulu dondurma)Gittim yedim geldim. Bu baharda gitmek fena olmaz ama :)... Dergide gördüğüm kıpkırmızı ayakkabılar(Kırmızı aşkım devam ediyor)Evdeki kırmızı ayakkabı sayısı 3 ... 5 kilo vermek(1 haftadır diyet yapanlara alkış) O beş kilo verildi yaşasınnnn ... sabahları kıyafet sıkıntısı çekmeyecek kadar alışveriş (çok çok çok) Hala kıyafet sıkıntısı var dolap tıka basa dolu :):):) ... Karda yürüyüş (Kar yağar mı????) Yaptım yaptım ... Kurabiye kokulu bir mutfak(Annemde yaşadığım için evim terk edildi mutfağım da) Bu aralar mutfağa düştüm neler neler yapıyorum bu istek de tamam. ... Vedat'ın yaklaşan doğum günü için süpriz hazırlamak (Ne yapsam ne yapsam???)Yeni bir doğum günü yeni bir süprizzzz.... Daha çok yazmak( pek üşengeçiz bu konuda oysa ne roman planlarım var) Hergün 1 saat yazıyorum yılbaşından beri oleyyyyyy. ... Karaoke yapmak(Cherden Strong Enough'ı bağıra bağıra söylemek) Hala bu istek devam ... Çilekli dondurma yemek (rejimdeyiz dedik ama) Bu isteğim geçmiş bitmiş. ... spora başlamak (hep diyorum hiç başlamıyorum çok çok ayıp) Power Plate ile 4 hafta bitti 5. hafta kaslarım süper ve en müthişi selülitler de gözle görülür azalma var. ... Kafamdaki projeleri gerçekleştirmek (neler yok ki kafamda keşke o enerji gelse) Projeler ilerliyor :):) ... tembellik yapmamak (çok uyumamak lazım) Sabahları erkenden kalkabilmek ama her zaman olmuyor. ... Lost 3. sezona geçmek( Vedatsız seyretmek yasak ama) Lost fırtınası bitti şimdi Clark'ın uçuşunu görmek var sırada. İSTİYORUM.

ps: Tam faldaki gibi bir hafta sonu geçti bitti. Şimdi de yoğun ama akıcı bir hafta istiyorum...

http://zeya.blogcu.com/2175719/